Halk arasında “akciğer sertleşmesi” olarak bi li nen idyopatik pulmoner fibrozis (İPF) hastalığının en belirgin işaretlerinin nefes darlığı ve inatçı kuru öksürük olduğunu belirten Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) Yönetim Kurulu Üyesi Doç.Dr. Funda Coşkun, bu belirtilerin ihmal edilmemesi gerektiğini vurgularken, toplumda çok fazla tanınmayan İPF’nin henüz kesin tedavisi bulunmadığını ancak hastaların yaşam süresini uzatan ve kalitesini artıran ilaçlar olduğunu açıkladı.
TÜSAD Difüz Parankimal Akciğer Hastalığı ve Pulmoner Vasküler Hastalıklar Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr. Coşkun, 14-20 Eylül Dünya İdyopatik Pulmoner Fibrozis Farkındalık Haftası’nda yaptığı açıklamada şu noktalara dikkat çekti: “İPF’nin herhangi bir spesifik semptomu olmamasına rağmen çoğu hasta özellikle egzersiz yaparken, inatçı kuru öksürük ve ilerleyen nefes darlığı ile başvuruyor. Ayrıca hastaları bu duruma yatkın hale getirebilecek romatoid artrit veya lupus gibi belirli cilt ve eklem rahatsızlıkları ile ilişki de gözleniyor. Solunum verimini düşürüyor ve zamanla giderek kötüleşebiliyor. Oluşan yara dokusu vücut tarafından veya herhangi bir ilaçla onarılamadığı için şu anda kesin bir tedavisi bulunmuyor. Bu nedenle, son zamanlarda geliştirilen ilaçlar sayesinde daha önce hiçbir tedavi olasılığı olmayan bu hastalıkta yara dokusunun oluşma hızını yavaşlatabiliyor, semptomları kontrol altına alabiliyor ve yaşam süresini uzatabiliyoruz.
Özellikle sigara içme öyküsü olan ileri yaş erkek hastalarda görülme sıklığının daha fazla olduğuna dikkat çeken Coşkun, sözlerine şöyle devam etti: “Açıklanamayan, giderek artan nefes darlığı ve öksürük şikayetleri olduğunda ve uzun sürdüğünde mutlaka bir göğüs hastalıkları hekimine başvurulması gerekiyor. Tanı için bilgisayarlı akciğer tomografisi, difüzyon testi, kan tetkikleri, otoantikorlar gibi testlere ihtiyaç var. Gerek duyulduğu taktirde akciğer biyopsisi yapılarak tanı konulabiliyor. Tanı konulmuş hastalarda altta yatan bir etken saptanamadığında hastalık, idyopatik yani nedeni bilinemeyen pulmoner fibrozis olarak adlandırılıyor. Son yıllarda geliştirilmiş ilaçlarla hastaların yaşam süresi uzatılmış, atak geçirme sıklığı ve şiddeti azalmış, hastalarımızın hastaneye yatışları azalmıştır. Bu tedavilere ulaşılabilmek içinse mutlaka hekiminize başvurmanız gerekiyor” dedi.
Bu arada COVID-19 pandemisi döneminde İPF hastalarının tedavi süreçlerini aksatmadan devam ettirmelerinin önemini de vurgulayan Doç. Dr. Coşkun şu hatırlatmaları da yaptı: “Koronavirüs riski ile ilgili İPF hastalarına dair henüz bir çalışma bulunmuyor. Bu nedenle diğer kronik hastalıklara sahip olanların aldığı sıkı önlemlerin bu hasta grubu için de geçerli olduğunu bir kez daha hatırlatmalıyız. İPF hastalarının bu dönemde tedavi süreçlerini aksatmaması ve düzenli ilaç kullanımına devam etmesi önemini koruyor. Herkes gibi bu dönemde İPF hastaları için de maske, mesafe ve hijyen kuralı büyük önem taşıyor.”