Wellcare’in çocuk ve yetitişkinlerin kullanımına uygun olarak hazırlanan yeni Omega 3 ailesinin tanıtıtımı için gerçekleştitirilen toplantıtıda Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Güldane Koturoğlu ve Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu omega 3 desteğinin insan sağlığı üzerine etkilerini, bilimsel bilgiler ışığında katıtılımcılarla paylaşıldı.
Dokozahekzaenoik asit (DHA) omega 3 yağ asidinin bileşenlerindeki en uzun yağ asitidir. DHA’nın vücuttaki bütün membranların, miyokardın, göz ve üreme hücrelerinin monosit ve bağışıklık sistemi hücrelerinin fosfolipid membranının (makdofajların) temel yapısal bileşeni olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Güldane Koturoğlu omega 3 desteğinin hamilelik, bebeklik ve çocuk yaş grubundaki etkilerini anlattı: “DHA temel yapısal bileşenindeki eksiklik, bağışıklık sisteminde yetersizlik ve/veya miyokard hücrelerinin gelişimi ile ilgili sıkıntılar meydana getirir. Bu sebeplerle annenin hamileliğinin başlangıcından itibaren iyi beslenmesi, omega 3 desteği almasını öneriyoruz. Hamilelikte alınan omega 3 yağ asidi pasif difüzyon yöntemi ile bebeğe geçmektedir. Anne, hamileliğinde eğer balık yağı alıyorsa DHA fetusta gözde ve beyinde birikmeye başlar ve bu birikim 2 yaşına kadar devam eder. Bazı çalışmalarda bu birikimin 5 yaşına kadar sürdüğü bildirilmiştir. Hamileliğin 3. trimesterinde omega 3 desteği ile hem nöronların oluşması hem de nöronlar arası sinaptik aktivitenin sağlanması ciddi anlamda desteklenmektedir. Beynin gri maddesinin %15’ini DHA oluşturmaktadır. DHA beynin hem yapısı hem perfüzyonu hem de antienflamutuvar özelliklerini sağlamaktadır. Böylece DHA bütün fosfolipid membranların temel yapısal bileşenidir ve sinir hücreleri arasındaki tüm transmisyondan sorumludur. Beynin hem iki yarım küresindeki sinyallerin birbirleri tarafından iletiminin sağlanması transmisyonlarla gerçekleştirildiğinden, bu da kognitif fonksiyonlarda iyileşme olarak kendini göstermektedir. Bu açıdan bebeğin sağlıklı olarak ağırlık artımının sağlanması, boy uzaması ve kognitif fonksiyonlarının gelişimi için DHA olmazsa olmaz bir bileşendir diyebiliriz. Ayrıca hamilelikte omega 3 desteği alımı ile erken doğum riskinin önüne de geçilmiş olmaktadır. Erken doğum engellenirse; bebekte oluşabilecek olumsuz durumlar (prematüre retinopatisi, beyin felci vd.) engellediği gibi annenin de postpartum depresyon riskinin engellendiği de gösterilmiştir. Önemli bir gösterge olarak Avustralya Klinik Uygulama Kılavuzu’nda da omega 3 seviyesi düşük olan annelere günde 800 mg DHA verilirse; erken tavsiye edilmiştir. Göz hücrelerinin yapı taşı da fosfolipid membranlardır ve yapısında DHA bulunmaktadır. Omega 3’ler çok ciddi antioksidanlardır. Özellikle çocuk ve erişkin yaşlarda kuru göz sendromunda omega 3 yağ asidi desteği sağlandığında, gözyaşının kayganlaşması ve daha rahat akmasının sağlandığı gözlenmiştir. Bu sebeple Amerikan Oftalmoloji Derneği tarafından da omega 3 yağ asidi rutin uygulamaya konmuş bir moleküldür.
Okul çağı çocuklarındaki en önemli durumlar akademik anksiyete ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesidir. 126 çocuğun alındığı bir çalışmada, 38 çocuğa plasebo, 88 çocuğa ise omega 3 verilerek takip edilmiştir. Omega 3 verilen gruptaki çocukların uyku saatlerinin iyileştiği, anksiyete ile mücadelelerinin daha iyi olduğu ve sabah uyandıklarında ölçülen kortizol seviyelerinin ise daha düşük olduğu bulunmuştur. Pandemiden sonra evde kalma, eve okula gitmeme, arkadaş ortamından uzak kalma, televizyonun vd. ekran maruziyetinin çok fazla ortama girmesi ile beraber hem dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) hem de otizm spektrum bozukluğunun geniş yelpazesinde oranların daha da arttığını biliyoruz. Genelde DEHB olan çocuklarda beraberinde anksiyete, öğrenme güçlüğü, depresyon, uyku bozukluğu ve otizm spektrum bozukluğunun da eşlik ettiği yapılan çalışmalarda gösterilmiştir. Journal of Pediatrics’te yayınlanan bir çalışmada omega 3 yağ asidi desteği yapılan annelerin, doğum sonrasında bebeklerinin kordonunda DHA ve EPA seviyeleri ölçülerek, 4 yaşından 7 yaşına kadar takip edilmişlerdir. Kandaki omega 3 yağ asidi düzeyi yüksek olan çocuklar 7 yaşına geldiğinde DEHB oranının çok daha düşük olduğu saptanmıştır. Ayrıca DEHB olan çocuklarda metilfenidat tedavisi yanında omega 3 desteği yapılırsa hem tedavinin daha iyi tolere edildiği hem de daha etkili olduğunu gösteren klinik çalışmalar da bulunmaktadır. Otizmli hastalarla yapılan çalışmalara baktığımızda; otizmdeki irritabileteyi azaltmak amacı yapılan bir çalışmada otizmli hastaların bir grubuna yüksek dozda omega 3 desteği yapılarak irritabilite oranları değerlendirilmiş; verilecek olan tedavinin yanında ek olarak omega 3 desteği yapıldığında irritabilitede %74 oranında azalmanın olduğu gösterilmiştir. Son yeni bir başka çalışmada ise hem DEHB hem otizm hem de majör depresyonlu çocuklara yüksek dozda EPA ve DHA takviyesi yapıldığında, bu çocuklarda klinik bulgularda iyileşme saptanmıştır. Ayrıca zeka geriliği olan çocuklarda veya DEHB olan hastalarda verilecek olan tedavinin yanına omega 3 yağ asidi desteği yapıldığında, bu grup hastalarda görme fonksiyonlarının çok daha iyi olduğu gösterilmiştir.
Çocukların normalde haftada 2 gün balık tüketmelerini tavsiye ediyoruz. Amerikan Pediatri Akademisi’nin önerileri de çocuk yaş gruplarına göre değişmektedir. 9 yaşındaki çocuklarda haftada 2 kez öğün başına 90 gram, 12 yaşında ise öğün başına 120 gram alınması tavsiye edilmektedir ama bunu alırken küçük deniz balığı olmalı, kızartılmamalı, fırında veya ızgarada pişirilmeli, temiz balıklar olmalı, derin deniz balığı olmamalı, ağır metallerden arındırılmış olmalıdır. Maalesef bu şartların günlük yaşantıda çok sağlanamaması nedeni ile omega 3 takviyeleri ile alımını önermekteyiz.”
Toplantıda konuşan Prof. Dr. Yavuz Yörükoğlu ise kalp ve damar sağlığının korunması ve risk faktörlerine sahip kişilerle sağlıklı hayat sürmek isteyen bireylerin balık yağı ve omega 3 desteği alımında nelere dikkat etmesi gerektiğini katılımcılarla paylaşarak şunları kaydetti:“Amerikan toplumunda yapılmış çalışmalarda kişilerin almaları gereken omega 3 miktarının ancak %39’unu aldıkları, toplumun büyük bir kısmının omega 3 açısından yetersiz olduğunu ve kalp sağlığı açısından çok önemli olan omega 6 omega 3 dengesinin tamamen tersine dönmüş olduğu görülmüş ve omega 3’ün gıdalarla alınmadığı takdirde suplementlerle alınması tavsiye edilmiştir. Bu sebeple Amerikan Kalp Cemiyeti (AHA) 2017 ve 2020 yılında kılavuzlarını yenilemiştir.
Koroner arter hastalığı (KAH) bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de birinci sıradaki ölüm sebebidir. İnsanların %35’i kalp damar hastalıklarından hayatını kaybedecek görülmektedir. Bazı toplumlarda bu oran %4050’ye kadar yükselebilmektedir. Eğer beyin damar hastalıklarını da ilave edersek bu oran insanların yarısının bir şekilde damarsal hastalıklardan hayatını kaybedeceğini göstermektedir. KAH risk faktörleri anlatılırken sigara, kolesterol, diyabet ve kötü beslenme gibi faktörler sıralanmaktadır. KAH’ın çok önemli bir nedeni ise “eflamasyon”dur. Enflamasyon bağı şık lık sisteminin yabancı olarak algıladığı her şeye gösterdiği reaksiyondur. Son 1015 senede KAH ve bütün damar hastalıklarında enflamasyonun önemi giderek artmaya başlamıştır. Diyabet, trans yağlar, omega 6 (bitkisel sıvı yağlar) ve hayvansal yağların tümü enflamasyona katkıda bulunan faktörlerdir.
Amerikan Kalp Cemiyeti’nin balık tüketimi ve omega 3 takviyelerini önermesinin birkaç nedeni vardır. Omega 3 yağ asitleri başta trigliseridler olmak üzere kötü kolesterol LDL’yi düşürür, iyi kolesterol HDL oranını artırır. Omega 3’lerin en önemli etkisi bu antilipidemik ve kolesterol tablosunu dengeleyici özelliğidir. Diğer özelliği ise antienflamatuvar etkisidir. Omega 3 bu çok güçlü antioksidan ve antienflamatuvar etkisi ile kalp hastalıklarından koruyucu özellikler göstermektedir. Kalp hastalıklarından ölümlerin büyük bir kısmı kalp krizi geçirildiği için olmaz. Büyük kısmı hastanın ventriküler fibrilasyona girmesi sonucu oluşan ölümlerdir. Omega 3’ün en önemli özelliği miyokard hücrelerinin geçişkenliğini sağlayıp, elekt riksel aktiviteyi düzenleyerek antiaritmik etki göstermesidir. Bunun dışında hem antihipetansif hem de antikoagülan özelliği bulunmaktadır. Omega 3’lerin bu yararlı etkilerinin kombinasyonu kalp hastalıklarından korunmada çok önemlidir. Bu nedenlerden dolayı ilk kez AHA omega 3 takviyelerinin günlük alımınını önermiştir.
Omega 3 kullanımının medikal bakımdan en çok önerilen en önemli endikasyonu tüm kalp hastalıklarının da endikasyonu olan trigliserid yüksekliğidir. Dolayısı ile trigliseridleri yüksek olan kişilerde günde 2000-3000 mg omega 3 alınması önerilmektedir. Koroner kalp hastalığı risk faktörleri bulunanlarda (anne-babasında KKH olan, 45 yaş üstü kişilerde) günde 1000-2000 mg takviye alınması, oluşmuş koroner kalp hastalığı olan kişilerde ise günde 2000 mg omega 3 takviyesinin alınması önerilmektedir.”
Yeni Omega 3 ailesini katılımcılara tanıtan Wellcare Kıdemli Ürün Müdürü Banu Koşturan ise: “İnsan sağlığında önemli bir yere sahip Omega 3 yağ asitleri, Wellcare’in yeni Omega 3 ailesi ile tüketiciyle buluşuyor. Yetişkinler için Wellcare Omega 3 ve Wellcare Omega 3 UniQ DHA olmak üzere iki farklı içeriği bulunan kapsül formları; formülünde yer alan güçlü ve doğal antioksidan özelliğiyle bilinen biberiye ekst raktı sayesinde hem Omega 3’ün etkinliğini destekliyor hem de balık yağının istenmeyen tadını ortadan kaldırıyor. Çocuk lar için de doğal portakal aromalı, tutti frutti aromalı ve doğal mandalina yağı içeren, sıvı formdaki takviyeler renklendirici, tatlandırıcı, koruyucu, şeker ve gluten içermiyor. Wellcareolarak pazarda farkımızı ortaya koyacak IFOS onaylı yeni Ome ga 3 ürün grubumuzla büyümeye devam ediyoruz” dedi.
Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) çocuklarının hayatlarında bir kilometre taşı oluşturmak için eğitimlerini desteklemek üzere Wellcare katkıları ile hazırlanan “Şişedeki Mektup” adlı kitabın Yazarı Gül Çetin ve TOÇEV Başkanı Ebru Uygun da toplantıya katıldı. TOÇEV Başkanı Uygun: “Çocuk larımızın eğitimlerine destek olmak üzere kurum ve kuruluşlarla ele ele verdik. Bugün burada “Şişedeki Mektup” kitabıyla birlikte çocuklarımızın hayatında sağlıkla ilgili önemli bir kilometre taşı eklemek üzere Wellcare ile buluştuk. Umuyorum ki hekim ve eczacılarla birlikte ülkemizdeki tüm okul çağındaki çocukları ve ebeveynleri bu harika hikâyeyle buluşturacağız. Tüm katılımcılara çok teşekkür ederim” dedi. Kitabın yazarı Gül Çetin ise, kitabın ortaya çıkış amacını, karakterleri, hangi yaş grubuna hitap ettiği ve ebeveynlerin bu kitaptan nasıl yararlanabileceğini aktardı.