Gilead Türkiye hekim dernekleri ve konunun önemli sivil toplum paydaşları ile bir araya gelerek 21-27 Kasım Avrupa HIV Testi Farkındalık Haftası’nı bu yıldan itibaren ülkemize kazandırıyor. Bu vesileyle hayata geçirilen “BUGÜNÜNÜ TEST ET, YARININI TANI KAMPANYASI” ile de toplumdaki farkındalığın artırılması hedefleniyor. Haftanın hayata geçirilmesi kapsamında Gilead’ın ev sahipliği, Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde hekim dernekleri ve konuyla ilgili STK’lar düzenlenen özel bir etkinlikte bir araya geldi.
Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen panelde; HIV alanında uzman hekimler ve dernek sözcüleri, Türkiye’de ve dünyada HIV alanında güncel durum, doğru bilinen yanlışlar, kadın ve çocuk sağlığı açısından önemi, test ve tanıya erişim, yayılımı engellemek için atılması gereken adımları ele aldı. Ayrıca anonim test merkezleri, dünyada HIV test sürecinin nasıl işlediği, toplumsal damgalanma konuları, HIV tanısı alan kişilerin nasıl bir yaşam sürdüğü, nelere ihtiyaç duyduğu gibi çok önemli noktalar üzerinde duruldu.
Panelde konuşan Gilead Türkiye Medikal Direktörü Dr. Serhan Sevgi: “Dünyada 36. Türkiye’de 16. yılımızı kutluyoruz. Gilead, yenilikçi tedaviler geliştirme ve her basamakta tedaviye ulaştırma konularına odaklı bir şirket. Kuruluş felsefesinden aldığı ilhamla HIV’in “ölümcül” bir enfeksiyon olmaktan çıkıp, kronik bir enfeksiyona dönüşmesine öncülük etti. Türkiye’de toplum genelinde HIV bilinci hâlâ çok düşük seviyelerde. Sosyal farkındalık yaratmak için ortak akıl ve bilinçle hareket etmek ve bunu sürdürülebilir kılmak için doğru iş birlikleri yapmak kilit rol oynuyor. Gilead olarak biz de toplum sağlığı sorunu olan HIV ile mücadeleye, birleştirici ve sürdürülebilir yaklaşımlarıyla öncü olmaya devam ediyoruz. Diğer yandan sadece farkındalık alanında değil HIV ile yaşayan kişilerin ve risk altındaki kişilerin uzun dönem sağlık yönetimini kolaylaştırmak ve yenilikçi çözümlerle yaşam kalitesini artırmaya yönelik dijital araçlar üzerinde de çalışıyoruz” dedi.
HIV AIDS Korunma ve Eğitim Derneği & Güneydoğu Nöroloji İnfeksiyon Derneği’nden Prof. Dr. Yeşim Taşova da konuşmasında; “UNAIDS tarafından dünya çapında yıllık yeni vaka sayılarının 2000’li yılların başlarından itibaren düşüşe geçtiği tahmin edilirken, T.C. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı verilere göre, Türkiye’de yeni vaka sayılarının artmaya devam ettiği gözlemlenmektedir. Yakın zamanda yapılmış olan bir çalışmada hali hazırda yaklaşık %40 olarak tahmin edilen HIV pozitif durumunu bilme oranının %90 seviyesine çıkarılması durumunda, 2040 yılına gelindiğinde olası vakaların önemli ölçüde önlenmiş olacağı varsayılmaktadır. Çünkü bireyler HIV pozitif durumunu bilip tedavi altında olduklarında, viral yükleri belirlenemeyen düzeydeyse HIV’in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur. Bu nedenle bugünden başlayarak test farkındalığını ülkemizde artırmayı önemsiyoruz”dedi.
HIV Enfeksiyonu Derneği’nden Prof. Dr. Hayat Kumbasar; “HIV enfeksiyonu; halen toplumda ölümü, farklı cinsel yönelim/kimlik, tedavisi olmayan bir hastalığı çağrıştırarak ayrımcılığa neden olsa da, gerçekte tüm toplumu etkileyebilen, tedavi ile uzun süreli ve kaliteli yaşamın mümkün olduğu kronik bir sağlık durumu olarak tanımlanabilir. HIV enfeksiyonu, temelde korunmasız cinsel temasla, kan ve kan ürünleri ile ve önlem alınmazsa anneden bebeğe gebelikte, doğumda ve emzirme yolu ile bulaşabilmektedir. Toplumda korunma yöntemlerinin doğru şekilde uygulanması ve HIV ile yaşayan kişilerin erken tanı ve tedavisi ile enfeksiyonun yayılımının önüne geçmek mümkündür. Bu nedenle; toplumu test konusunda bilinçlendirmek ve teste teşvik etmek, belki de bu konudaki en önemli toplum sağlığı politikası olmalıdır. HIV enfeksiyonuna cinsiyet bazlı bakacak olursak, aslında en savunmasız grubu kadınlar oluşturmaktadır. Tanı çoğunlukla gecikmekte, tanısını bilmeyen - dolayısıyla tedavi almamış gebe kadınlar HIV ile enfekte bebekler hayata getirebilmektedir. Dolayısıyla kadınlar bilinçlendirilmeye en fazla ihtiyacı olan hedef gruplardan birisidir.”
AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği’nden Uzm. Dr. İlkay Akbulut; “Ülkemizde tüm sağlık kurumlarında HIV testi yapılıyor. İstanbul, İzmir, Ankara ve birkaç şehirde daha bulunan gönüllü danışmanlık ve test merkezlerinde ise anonim olarak HIV testi yaptırabiliyorsunuz. Bu merkezlerde HIV testi yaptırdığınızda kimlik bilgilerini vermek zorunda değilsiniz. Tanı pozitif çıkarsa; kişinin anonimliği korunarak bir kodla Sağlık Bakanlığı’na bildiriliyor. HIV’de erken tanı çok önemli. Çünkü HIV enfeksiyonu, tedavisi olan bir enfeksiyon. Ancak tanı alınmadığı ve tedavi edilmediği zaman ağır sonuçları olabiliyor. Türkiye'de bir kez tanı aldıktan sonra tedaviye erişim olanaklarımız çok gelişmiş. Toplumda bulaşı azaltmak için mutlaka tanı koyabilme yüzdemizi artırmamız ve tanı alan bireyleri bir an önce tedavi altına almamız gerekli. Bunun için de başta risk altındaki kişilere yönelik olmak üzere teste erişim olanaklarını kolaylaştırmalı, genişletmeli ve güçlendirmeliyiz.”
Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği’nden Doç. Dr. Asuman İnan: “Geçmiş yıllarda dünya çapında artmış olan HIV enfeksiyonunun yayılımı, erken tanı ve etkin tedavi yöntemlerinin kullanılması ve geniş çaplı kontrol programlarının kararlılıkla uygulanması sayesinde günümüzde pek çok ülkede kontrol altına alındı. Artık biliyoruz ki viral yük belirlenemeyen düzeydeyse HIV’ in cinsel yolla bulaşma olasılığı yoktur. Buna Belirlenemeyen=Bulaştırmayan diyoruz. Bu sayede HIV ile yaşayan kişilerin virüsü bulaştırma risklerinin neredeyse sıfıra indiği ve doğal yollarla çocuk sahibi olabildikleri kanıtlanmıştır.”
Enfeksiyon Hastalıklarından Korunma ve Savaşım Derneği’nden Prof. Dr. İftihar Köksal: “Dünyanın pek çok ülkesinde, HIV’in yayılmasına yönelik önlemler ile, yıllık yeni vaka sayısı son 10 yılda sabit kalmış veya azalma trendine girmişken, Türkiye’de yıllık yeni vaka sayısı hala belirgin şekilde artış göstermektedir. Türkiye, tedaviye erişim ve tedavide başarılı ancak, test ve tanıda hedeflerin maalesef gerisinde. Ayrıca dünya çapında azalma trendine girdiği halde ülkemizde hala yayılma eğiliminde HIV enfeksiyonunun genç yaşlarda da saptandığını görüyoruz. Hekimler olarak enfeksiyonun yayılımını önlemek için en öncelikli aksiyonun tanı koymak olduğuna inanıyoruz. Ülkemizde sağlık kuruluşlarında HIV testi güvenle yapılmaktadır. Bununla birlikte, test yaptıran veya tanı alan kişiler damgalanmaya maruz kalmaktan çekinebildikleri için testlerin anonim şekilde yani kimlik bilgisi paylaşmadan da yapılabiliyor olması çok önemli. Her ne kadar artış gösteren bir enfeksiyon olsa da HIV’in tedavisi mümkündür. Bu noktada HIV enfeksiyonunun önlenmesi ve HIV’den korunma için ilk basamak, farkındalıktır. HIV şüphesi taşıyan kişiler mutlaka sağlık birimlerine giderek test yaptırmalı. Avrupa’da da gerçekleştirilen Test Farkındalığı haftasının bu farkındalığın artmasına katkıda bulunmasını hedefliyoruz. ”
Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği’nden Prof. Dr. Hüsnü Pullukçu: “Türkiye HIV/AIDS Programı (2019-2024), 3 temel amaç doğrultusunda şekillendirilmiştir. HIV/AIDS yeni vaka sayısının ve enfeksiyona bağlı ölümleri azaltmak, HIV/AIDS’e yönelik sağlık hizmetlerinin kapasitesini genişletmek ve HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı ve mahremiyet ihlallerini önlemek. Bu noktada toplumun HIV’i tanıması, bulaş yollarını öğrenmesi son derece önemli. Günlük sosyal yaşamsal faaliyetlerle HIV bulaşmaz diyoruz. Örneğin, HIV’in öpüşmekle ya da aynı çatal bıçağı kullanmakla bulaşmayacağı bilgisi dahi ne yazık ki toplumda yeterince özümsenmiş değil. Dünya AIDS günü ve HIV Test Farkındalığı Haftası gibi özel gün ve haftalar vesilesiyle bu bilincin artırılması önemli bir ihtiyaç” diyerek HIV konusundaki akıllarda kalan sorulara cevap verdiler.
Resim Sanatçısı Meral Çelik HIV’in Geleceğine Dair Umudu Resmetti
Haftanın kamuoyuna duyurulması nedeniyle düzenlenen toplantının başında salonda resim sanatçısı Meral Çelik siyah-beyaz bir tablo üzerinde çalışmaya başladı. Sanatçı, HIV testi yaptırarak tanı alan bir kişinin içindeki kuşkuyu sona erdirerek geleceğe umutla bakmasını resmetti. Etkinlik sırasında katılımcılar geleceğe dair umut dolu mesajlarını yazdı. Etkinlik sonunda ise renkli, umut dolu yarınlara gönderme yapılan eser, katılımcıların mesajlarıyla tamamlandı.