Astım, dünya genelinde 300 milyon kişiyi etkileyen, Türkiye’de de hem çocuklarda hem yetişkinlerde yaygın görülen kronik bir solunum hastalığı. Öyle ki ülkemizde yaklaşık her 12-13 erişkinden biri ve 7-8 çocuktan biri astım hastası. Hatta Türkiye genelinde yapılan araştırmaya göre hastaların sadece yüzde 43,7’sinde astımın iyi kontrol edildiği, geri kalan yüzde 56,3’ünde kısmi kontrol veya kontrolsüz astım bulunduğu saptandı. Astımın çoğu hastada iyi kontrol edilemediğini gösteren bu durum, uzun vadede sağlık sistemi üzerindeki yükü daha da artırıyor. AstraZeneca Türkiye Medikal Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem ve AstraZeneca Türkiye Biyofarma İş Birimi Direktörü Berrak Yücel, Dünya Astım Günü kapsamında yaptıkları açıklamalarda bu hastalığın hem bireyler hem de toplum üzerindeki etkilerine dikkat çekerek, hasta odaklı ve sürdürülebilir bir astım yönetimi için çalışmaların önemine vurgu yaptı.
Astım, dünya çapında 300 milyonun üzerinde kişiyi etkileyen ve her gün yaklaşık bin kişinin yaşamını kaybetmesine neden olan kronik bir solunum yolu hastalığı.1 Akciğerlerdeki hava yollarının daralmasıyla ortaya çıkan bu hastalık, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, hırıltı, ıslık benzeri sesler ve inatçı öksürük gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Türkiye’de ise her 12-13 erişkinden biri ve her 7-8 çocuktan biri astım tanısı ile yaşamını sürdürüyor.2
Astımın yaygınlığı ve sağlık sistemleri üzerindeki etkileri, bu alanda toplumsal bilinç oluşturulmasını zorunlu kılıyor. Bu kapsamda her yıl mayıs ayının ilk salı günü “Dünya Astım Günü” olarak anılıyor ve çeşitli farkındalık kampanyaları düzenleniyor. AstraZeneca global ölçekte olduğu gibi Türkiye’de de astıma yönelik farkındalık çalışmalarını sürdürerek, hastalığın bireylerin yaşam kalitesi ve toplumsal sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekiyor.
“Astım yönetiminin iyileştirilmesi klinik faydalardan daha fazlasını sağlayacak”
Astımın Türkiye’de önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu ve etkili yönetiminin hem hastaların yaşam kalitesi hem de sağlık sistemi kaynakları açısından kritik öneme sahip olduğunu belirten AstraZeneca Türkiye Medikal Direktörü Dr. Deniz Ertürk Erem, açıklamasının devamında şunları söyledi: “Türkiye genelinde 24 merkezde yürütülen gözlemsel, kesitsel bir çalışmada ülkemizdeki astım hastalarının demografik ve klinik özellikleri incelendi, astım şiddetine göre hastalar sınıflandırıldı ve reçete uygulamaları ile astımın kontrol düzeyleri değerlendirildi. Ortaya çıkan sonuçlara göre uzman gözetiminde olmalarına rağmen, hastaların sadece yüzde 43,7’sinde astımın iyi kontrol altında olduğu, geri kalan yüzde 56,3’ünde ise kısmi kontrol veya kontrolsüz astım bulunduğu saptandı.3 Bu veriler dikkate alındığında Türkiye’de astım yönetiminin başarıyla gerçekleştirilmesi için ulusal politikaların ve klinik uygulamaların gözden geçirilmesi, hastaların yaşam kalitesinin artırılması, astım ataklarının önlenmesi, sağlık sistemi kaynaklarının etkin kullanılması ve kılavuzlarla uyumlu tedavilerin her basamakta uygulanması önem taşıyor. Astım yönetiminin iyileştirilmesi klinik faydalardan daha fazlasını sağlayacak. Daha az astım atağı, daha az acil servis ziyareti ve hastane yatışı demek. Böylelikle hâlihazırda ekonomik yük altında olan sağlık sistemleri üzerindeki baskıların hafifletilmesi mümkün” dedi.
“Astım atakları sağlık sistemleri üzerinde ciddi bir yük”
Astım ataklarının bireylerin günlük yaşamlarının yanında sağlık sistemlerini de çok yönlü bir şekilde etkilediğine dikkat çeken AstraZeneca Türkiye Biyofarma İş Birimi Direktörü Berrak Yücel ise şunları söyledi: “Astım, kontrol altına alınmadığında kişinin sosyal ilişkilerinden iş performansına, eğitim hayatından ruh sağlığına kadar geniş bir yelpazede zorluklara neden olabiliyor. Bireysel etkilerinin yanı sıra astım atakları sağlık sistemi üzerinde de ciddi bir yük oluşturuyor. GINA (Global Initiative for Asthma) kılavuzuna göre ülkemizde SABA kullanımının önerilen düzeyde uygulanmamasından kaynaklanan ekonomik yük 456 milyon euro düzeyinde.4 Ağır astımın toplam maliyetlerinin büyük bir kısmı, bu ataklar nedeniyle yapılan acil servis başvuruları ve planlanmamış hastane yatışlarından kaynaklanıyor.5,6 Bu durum, sağlık kaynaklarının etkin kullanımını zorlaştırıyor ve sağlık harcamalarını artırıyor. Tüm bunlar sağlık sistemleri üzerinde hastalığın yükünü hafifletecek hasta odaklı sürdürülebilir astım yönetimi oluşturmanın oldukça önemli olduğunu ortaya koyuyor. Biz de bu yükün hafifletilmesine katkıda bulunmak amacıyla çalışmalarımıza devam ediyoruz. Nitekim AstraZeneca’nın odaklandığı temel tedavi alanları arasında yer alan solunum alanında 40 yılı aşkın deneyimimiz bulunuyor. Astım tedavisindeki güncel ilerlemelerin ışığında daha erken tanı ve müdahale sağlamak için çalışıyoruz. Bu alanda astım ataklarını ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek ve astım hastalarının yaşam kalitesini artırmaya yönelik ilaçlar geliştiriyoruz.”
1.https://ginasthma.org/wp-content/uploads/2024/05/GINA-2024-Strategy-Report-24_05_22_WMS.pdf. 2.https://hsgm.saglik.gov.tr/tr/kronik-hava-yolu-hastaliklari/astim.html 3.Yorgancıoğlu A. et al. Short acting 2 agonist prescription patterns with asthma in Turkey: results from SABINA III. BMC Pulm Med. 2022;22(1):216. 4.Yorgancıoğlu A. et al. Economic Burden of Short-Acting Beta-2 Agonist Overuse Among Asthma Patients in Türkiye: A Cost Analysis with Respect to Updated Recommendations of the Global Initiative for Asthma 5.Bahadori K. Doyle-Waters MM. Marra C. et al. Economic burden of asthma: a systematic review. BMC Pulm Med. 2009;9(1):24. 6.Maslan J. Mims JW. What is Asthma? Pathophysiology, Demographics, and Health Care Costs. Otolaryngol Clin North Am 2014;47(1):13-22.